Zehirli | Konular | Kitaplar

AHMET HULUSİ’ NİN , İNSANI KÜFRE SOKACAK YANLIŞLARI

Konu ile ilgili yorumlar 10. sayfadasınız.
Konuya tekrar dönmek ya da konuyu okumak için buraya tıklayınız.

378 yorum 10. sayfa

siz zaten basda peygamber

siz zaten basda peygamber demekle kendinizi gostermishsiniz..diyilecek soz kalmamish..en onemli gorevi ortmushsunuz..gerisi okumadim bile

19.11.2011 - A.Muhammedi

yobaz olmayan masum çokça

yobaz olmayan masum çokça insan tarafından islam alimi zannedilen eğitimsiz, tahsilsiz, medresede okumamış, alimlerin tedrisinden geçmemiş, modern zaman tarikat lideri. tarikatçı olmadığına inandırmış, arapça bilmediği halde kuran meali yazarak keramet göstermiştir. elbette ilmini paraya çevirmek için kitaplarını kullanmaz. kendisinin çok daha sinsi teknikleri vardır. kendisine gelen ve sadece gerçek bir mürşide bağlanmak isteyen masum müslümanların içinden sömürebileceği zengin olanları seçerek "beynin kuvvelerini öğreteceğim" diyerek hipnoz teknikleri ile önce onları dünyada büyük bir yenilenme yaşanacağına inandırıp ailelerinden koparır, sonra sizi kabuğunuzdan çıkaracağım diyerek kendi kişiliklerine düşman eder (onları kolayca aşağılar) ve böylece yakınına aldıklarını kontrolü altına alarak kendisinin büyüklenme ihtiyacını tatmin için kullanır. allahı peygamberi yüceltmekle aslında kendini yüceltmektedir. islamın yüceltilmeye ihtiyacı yoktur diye yazar ama allahın peygamberin yüceltilmeye neden ihtiyaçları olsun sözünü etmez. deccal ve cinler gibi karanlık güçleri düşman olarak gösterir (zaten kitaplarının çoğu da bu iki konu üzerinde yoğunlaşır) böylece korunmak isteyenleri kendisine bağlar ve terk etmelerine izin vermez. çalışmadan lüks içinde yaşamasının ve servetinin sırrı da burada yatar. fakat yakınına yaklaştırmadığı sempatizanları bunu bilmez ve kendi hayatında işlediği haltların sorgulanmasını dedikodu olarak gösterip yasakladığı için hiç kimse onun esas kişiliğini öğrenemez. müritlerini sadece yazdıklarıyla ilgilenmelerine ikna edip yaşanan her türlü ahlaksızlığı görmezden gelmelerini sağlar. sonuçta kendini ilme ve ibadete veren kurbanları onun gibi ermiş olacakları günü umutla ve itaatle bekleyerek kullanılmış olur. böylece o da gözlerden ve dedikodulardan uzakta sultanlar gibi yaşayıp gider. bu oyunun acısını ise kurbanlarının (bu yenileyiciye iman etmeyen) ailesi ve sevenleri çekmiş olur. çünkü ahmet hulusiye göre ana baba evlat gibi şeyler fitnedir. merhamete gelince o hayvanlarda da vardır. merhametsizce yaşayabilmek ise allah ahlakıdır.
oda tv
odatv.com/ara.php?q=ahmet+hulusi

21.11.2011 - misafir

çok değişik bir anlatım vede

çok değişik bir anlatım vede güzell size nasıl ulaşabilirim ?

21.11.2011 - misafir

MESELE BU YA...

Sayfadaki yorumların çoğunu okudum; bir kısmına biraz güldüm, bir kısmına kahkahayla güldüm, bir kısmını da üzülerek okudum.
Herkes kendince bir şeyler yAzmış; fakat mesele, "Ahmed Hulusi sahtekar mı, değil mi" sorusu etrafında dönmüş durmuş, hiçbir yere de varamamış.
"Küçük beyinler insanları, büyük beyinler ise fikirleri tartışır." diyenlerin ağzına sağlık, ne de güzel bağlamışlar meseleyi...
Ey insanlık, sana ne Ahmed Hulusi'nin özel hayatından, ailesinden, ibadet yaşantısından; sana ne onun doğruluğundan ya da sahteliğinden?!
Onu yerden yere vuranlar, kendi cümlelerini bir kez daha gözden geçirsin; zira kendi içinde müthiş tutarsızlıklar var. Onu savunanların mesajlarındaysa genellikle Ahmed Hulusi'nin üslubunu gördüm. Yani onu dinlemiş, onu okumuş kişiler her ne kadar onun düşüncelerinden nasiplendiğini söyleseler de, bir türlü kendi cümlelerini kurmayı öğrenememişler.
Şimdi gelelim meselenin özüne...
Eğer bir insanın fikirleri size ters geliyorsa ve bu durum sizi rahatsız ediyorsa, bir teze karşı savunulabilecek bütün anti-tezler bir bir ortaya çıkmaya başlıyor. Kimisi onun ibadet yaşantısını sorguluyor, kimisi de kitaplarının ücretsiz oluşunu ona karşı bir silah gibi kullanmaya kalkıyor. Kitaplar ücretli olsaydı, adamcağız yine kurtulamayacaktı hedef tahtasından, çünkü kitap gelirleri sayesinde Amerika hayatı çok daha derinlemesine sorgulanacaktı.
Bugün Hallac-ı Mansur Hazretleri'nin büyüklüğünden şüphe eden var mıdır? %99.999 yoktur. Peki o insan madem bu kadar büyüktü, niye idam edildi? İşte, bu sorunun cevabı, bu sayfadaki yorumlarda mevcut... O'nu anlamayanların, O'nu, "acaba < en-el Hakk > sözüyle ne demek istedi?" diyerek bir kez bile sorgulamayanların eseriydi bu idam, bu katliam. Ahmed Hulusi'ye karşı yürütülen iftira kampanyasının ardında yatan temel gerçek de, bazı beyinlerin sorgu mekanizmasından yoksun oluşundandır. Kaldı ki, kendilerini İslam'ın neferleri olarak görenler, - hadi Ahmed Hulusi'yi geçtim - nasıl olur da Mevlana Hazretleri'nden bir nebze olsun nasiplenmezler?.. Bu mudur Mülümanlık, bu mudur sizin İslam'dan anladığınız? Madem imanlıydınız, bir insanı böylesine yerden yere vururken hiç mi Allah'tan utanmadınız?!
Bir insana ya inanırsınız ya da inanmazsınız. Resulullah'a karşı atesitlerin ithamları sizce haklı mı? Elbette hayır. Ama siz ne kadar "hayır" derseniz deyin, bu iftiraları hiçbir zaman ortadan kaldıramazsınız. Ve işin en ilginç tarafı, atesitlere karşı, Ahmed Hulusi'yi benimseyenlerle işbirliği içinde olacak, bir süre önce karşı çıktığınız insanın Hz. Muhammed hakkındaki güzel sözleriyle gururlanacaksınız.
Ahmed Hulusi'nin fikirlerinden çok özel hayatı sorgulanıyor. Yahu size ne?!
"Hz. Muhammed çocuk yaştaki Ayşe'yi aldı" diyenlere ne dersiniz? Öyleyse, "Ahmed Hulusi arkadaşının karısını aldı" diyenlere biz ne diyelim? Ne zaman orta yolu bulacağız? Ne zaman iki taraftan biri ikna olup davasından vazgeçecek? İnsanları - üstelik özel hayatlarıyla ilgili kulaktan dolma bilgiler dışında HİÇBİR ŞEY bilmeden - karalamak size ne kazandıracak? Hadi diyelim ki, % 1 milyon haklısınız; Allah'ın rahmetinden hiç mi nasip alamadınız, bu ne aymazlıktır?!...
Adam "ben şeyh meyh değilim" diye bas bas bağırırken, şeytanınız size daha mı sevimli geldi de, elinizde kesin kanıtlar olmadığı halde ona karşı iftirada ısrar ettiniz?
Eğer ben, Ahmed Hulusi'yi haksız bulsam bile, sizlerin çirkin sözlerine şahit olduktan sonra sizin inandığınız değerleri de sorgulamaya alırdım. Allah'ın ahlakından nasip görmüş olsaydınız ölçüyü de korurdunuz. Şİmdi eminim ki, siz benliğinizin sarsılmaz yamacında şeytanın sancağını taşıyanlarsınız...

27.11.2011 - OnurCubukcu

Elmalılı meali ile karşılaştırmaya cevap...

Arkadaşın tutumu çok yerinde ve mantık çerçevesinde.
Amerikayı yeniden keşfetmeye gerek olmadığı kanısındayım.
Bunun yerine, var olanı güncellemek ve beyinlerin algılayabileceği seviyeye getirmek en doğrusu. Zaman kaybına tahammülümüz yok, çünkü çok geri kaldık çok...
Bu güne kadar bize dikte edilen önce Emevi, sonra Abbasi gelenekçi ve ruhban sınıflı din algısının bizi ne kadar geride bıraktığını artık algılamamız gerekmektedir.
Arkadaşlar, HABIBULLAH döneminde ve DÖRT HALIFE DÖNEMINDE ISLAMDA IMAMET SINIFI OLMAMIŞTIR. İmam en bilgili olandır... ve kişi kendinden bilgili ve samimi gördüğüne tabi olmakla mükelleftir.
Bu Emevi ve Abbasi ekolünden gelen gelenekçi ve Hırıstiyan - Yahudi misyonerliğinden etkilenmiş imamların din tefsirleri ve tasfirleri ile bize dikte ettikleri aşırı kaderci, korkutucu ve soğutucu din anlayışı bizi bu hale getirmiş, Tüm Islam Aleminin dünyanın gerisinde kalmasına neden olmuşlardır. Kısacası kimi kasten kimi farkında olmadan Hırıstiyan ve Yahudi misyonerlerin amaçlarına hizmet etmişlerdir...

Arkadaşımın örneğini ele alalım (Ele alınacak örnekler çok da...)

Duhan suresindeki
"LAILAHE ILLA HU"
Gelenekçi anlayışla, Bu ayetin tercümesi "HU'DAN BAŞKA İLAH YOKTUR." Kelimeyi Tevhit'deki tercüme gibi, "ALLAHTAN BAŞKA İLAH YOKTUR" Yani, Allah yada Hu, ötelerde göğün bizim tarafımızdan bilinemeyecek bir yerinde oturan tapınılması gereken bir ilahtan, bir tanrıdan, bir kraldan başka ilah yoktur" manasını algılamamız gerek.

Gerçek yada algılanması gereken manada ise; "LA" Arapça gramerinde olumsuzluk ekidir. Başına geldiği fiile olumsuzluk getirir.
Yani "LAILAHE" Arapça gramerine göre "İLAH YOKTU", direk manada "ILAH DEĞİLDİR" mansının algılanması gerekir.
Devamına gelelim.
"ILLA" şart kelimesidir. yani başına geldiği fiile mutlaklık, şartlık diktesini getirir ki;
"ILLA HU" denildiği zaman anlaşılması gereken "HU ILAH DEĞILDIR, SADECE HU'DUR", "MUTLAK HU VARDIR, GAYRISI YARATILMIŞTIR, GAYRISI MADDEDİR" anlamını çıkarmak gerekir.
Kısaca, mutlak olan tek varlıktan başka ki bu Yüce Yaratıcının en kapsamlı isimlerinden olan "HU" ile işaret edilendir. Bu mutlak yaratıcıdan başka bir ilah aramaya yada bir yerlerde elinde kızılcık sopası ile tahtında oturup,"Sen yerdeki tebaam benim emirlerime aykırı davranırsan bu kızılcık sopasını kafana indiririm diyen bir KRALDAN başka bir gerçeğe inanmamız gerektiğine işaret eder ki, bu tapınma ile kulluk arasındaki farktan gelir.
Insan-i manada "ILAH" kendinden üstün olduğunu varsaydığı herşey olabilecekken, Bildirilen YÜCE ESMASININ içinde geçmeyen bir isimle "ILAH, TANRI" isimlerle isimlendirilmemelidir ki "ALLAH C.C" bu ilahların yada tanrıların hepsinden münezzeh ve hepsinin yaratıcısıdır. Onlarla aynı kefeye konulmamak, onlarla aynı düzeyde tutulmamak için Kuran-ı'n özünde her noktada "ILAH YOKTUR, ILLA ALLAH VARDIR, ILAH YOKTUR ILLA HU VARDIR, O SIZIN SIRK KOŞTUKLARINIZIN TAMAMINDAN MÜNEZZEHTIR" "ŞEHADET EDERİM Kİ İLAH YOKTUR. SADECE ALLAH VARDIR, YİNE ŞEHADET EDERİM Kİ HAZRETİ MUHAMMED ALLAH'IN KULU VE RESULÜDÜR." gibi uyarılarla bizi Allah'ın yanında ilahlar edinmememiz için uyarmıştır.

"Şeytan sizi ençok Allah'ın merhameti ile aldatacaktır."

Allah yar ve yardımcımız olsun...

28.11.2011 - mdegirmenbasi

Peygamber efendimiz(s.a.v.)

Peygamber efendimiz(s.a.v.) en buyuk dusmani olan amcasi ebu cehil icin bile birak kufur etmeyi bir tek kotu soz bile agzindan cikmamistir. A.hulusi adli kisiyi bende tasvip etmiyorum lakin yorumda yapmiyorum. Sadece saygi duyuyor ve peygamberimiz(s.a.v) dedigi gibi ve ayette yazildigi gibi "benim dinim bana, senin dinin sanadir" diyerek noktayi koyuyorum. Bir kisi icin birbirimizi neden kiriyoruz birlik olmak yerine... Vessselam

30.11.2011 - misafir

Allah her şeyi

Allah her şeyi bilendir.
Bizim bildiklerimizi de bize öğreten "O" dur.
Bilmemizi istediği şeyleri de bize nasip eden odur.
Allah ın bir düzeni vardır.
Bu düzen içerisinde kendiliğinden, Allahın izni ve dileği olmadan birşey yapmaya kimsenin gücü yetmez.
Büyük bir televizyon ekranındaki resmi oluşturan pixellerden birinin çıkıpta "olmaz kardeşim ben yeşil olmayacağım kırmızı olacağım" demeye gücü de yetkiside yoktur.

02.12.2011 - misafir

her şey

ULAN BE İNSAN SEN NEYE DAYANARAK KENDİNİ KARAR VE HÜKÜM MERKEZİ OLARAK GÖRÜYOSUN PEKİ BİZ SANA NEDEN İNANALIM.................

05.12.2011 - misafir

içtenlikle yazılmış bir yazıya aynı içtenlikle bir cevap

Anlattıklarınız kurdugunuz her cümle yaşadıklarınız benimkilerle okadar paralel okadar birebir ki hayretle okudum demekki gerçekten bu bir frekans meselesi aynı frekansta oldugum insanları gördüğümde yalnız olmadıgımı hissediyorum çünkü gerçekten bu tip insanlarla karşılaşmak denizde inci tanesi aramak gibi bir şey.o yüzden konudan tamamen ayrı olarak içtenlikle yazıldıgı belli olan sizin yazınıza yorum yapmadan geçemedim.keşke herkes buraya böyle başkalarının etkisinde kalarak değilde sadece hissettiklerini yazsa ozaman daha şeffaf daha samimi hemde daha faydalı bir muhabbet olurdu diyorum ve özellikle de bir yol gösterici olmadan çoook tehlikeli olabilen ancak bu tehlikeyi göze alabilecek pervane kuşu cesaretine sahip insanların da bu yeryüzünde yalnız bırakılmayacagı inancıma dayanarak ahmed hulusinin bütün kitaplarının okumasını şiddetle tavsiye ediyorum...

06.12.2011 - misafir

Bir iki kelime de benden

Imam-i Azam : `Peygamberimiz sunu soylemistir: `Filanca cennette, falanca cehennemdedir diye hukmedenlere LANET olsun! Ummetimin cennette veya cehennemde olduguna hukmetmeyin; birakin mahser gunu onlar hakkinda hukmu Allah versin.` ....(el - Fikhul Ebsat. 57-58)
Peygamberimizin bu hadisine Kuran`i Kerim`den referans olarak Kasas Suresi 56.Ayet cok acik mesajini vermektedir. `Rasulum sen sevdiklerini hidayete erdiremesin bilakis Allah DILEDIGINE hidayet eder...`

06.12.2011 - misafir

Allah bizi kalpleri mühürlü

Allah bizi kalpleri mühürlü olanlardan korusun!
insanı, Resul'ün (Hz. Muhammed Mustafa S.A.V) yoluna Kur-an'ı Kerim yoluna sevk etmek neden kötü olsun. Bence korkulan bu galiba.
Allah'a teslim olmanız gerekmiyor, Allah'a teslm olmuşluğunuzu farketmeniz gerekiyor.
Bir insan, kul , namaz kılmaya başlamışsa, ramazan dışında bile oruç tutmak için gayret ediyorsa, Bir yerde Hz. Muhammed Mustafa diye bir söz duyunca gözleri o ateşle doluyorsa bunun neresi kötü..., yanlış!
Benim kılmış olduğum namazın Ahmed Hulisi'ye ne faydası var. Ben onun sayesinde Abdulkadir Geylani Hazretlerinin, Hz. Ebu Bekir Efendimizin ve adını sayamadığım Allah'ın sevgili kullarının yolunu araştırmaya başladıysam. Allah ondan razı olsun.
Allah'ıma şükürler olsun!

08.12.2011 - misafir

En doğruyu kim bilir ki...

ÇOOOk beğendim bu yazıyı...
katılıyorum ve ekliyorum...

Allah bir,Hazreti Muhammed onun resuludür demiyor mu bu A.H.
İnkar ediyorda ben mi anlamadım.Bu kadar kelime oyunları yapıp didikleyip yok şunu demek istedi,yok bunu demek istedi.
Kim mutlak doğruyu ben bilirim,doğrusu budur diyebilir ki.
Adam yorum yapıyor kendi bilgi,birikim ve idraki kadar.Ben anlıyorum kendi idrakim kadar.Aklıma kalbime yatanı alıyorum yatmayanı almıyorum.


Ama doğru ama yanlış.Neden kararlanır ve yargılanır ki insan.Açık açık küfür mü etmiş,küfrana götürecek ne demiş?Satır arası,bağlam içinden çekilip salt cümleleri didiklediğinizde herkesin hatasını bulursunuz.Söylenen ifadeler yorumlar bağlam içinde topyekün ele alınmalı.


Hata yapabilir.Yorumları kendine has,farklı bir tarz.Kalbine ve aklına uyan kısmına alırsın,kalbine aklına uymayanı almazsın.
Adamın kalbineden-aklından geçeni okuyabilecek özel güçleriniz mi var ki adamın niyetinin insanları küfüre sokmak olduğunu dersiniz.

Kimi zaman bir kafirin bir davranışı,bir yaşantısı,bir sözü bile bir insanın beyninde -kafasında kilit açar da doğru yola gitmesine vesile olabilir iken müslüman olduğunu söyleyen ve dini konularda yazı yazan,fikir beyan eden,yorum katan bir kişiyi aforoz ederiz ki?Bir renktir,farklı bir yorumdur adamın tarzı.Kimi anlar kimi anlamaz karalar.ben adamı dinleyip te dinden uzaklaşacak insan olacağını sanmıyorum.Anlamayıp,nediyor bu ya deyip yaklaşanda olmayabilir ama dinden uzaklaştıracak,kaçıracak da bir tarzı yok.

09.12.2011 - BAH

Ahmed Hulusi denen sapık

Efendimiz (sav) kendisi abdesti-namazı kılmış, sahabelerine uygulamalı olarak göstermiş ve kıldırmıştır. Bu herzevekil i bir kere tesadüfen dinledim salat Kuran da yoktur - namaz değil zikirdir yani namaz kılmaya gerek yok diyor. Bu milleti imandan edecek ins şeytan sonra benim söylediklerimi yapmasaydınız diyecek olan bir herzevekil, kendini efendimiz(sav) den daha akıllı ve üstün gören akılsız bir ahmak.

12.12.2011 - misafir hanefi-maturidi

DEĞERLİ İNSAN A.H.

yorumların hepsini okuyamadım daha doğrusu okumaya değerli bulmadım.aile hayatını mı karıştıran dersiniz, cinlerle kendisine bağlayıp sömürdüğünü iddaa eden mi dersiniz, batının ajanı mı dersiniz...bu iftiraların zararını, doğru olsa bile yine kendileri çekecektir.madem bunları yazanlar müslümanlar aşağıdaki ayetleri dikkatlice okumaları lazım.

Hucurat (49/12) “Ey iman edenler! Zannın çoğundan kaçının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurunu araştırmayın. Biriniz diğerinizi arkasından çekiştirmesin. Biriniz, ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz. O halde Allah'tan korkun. Şüphesiz Allah, tevbeyi çok kabul edendir, çok esirgeyicidir.”

Ahzab (33/58) “Mümin erkeklere ve mümin kadınlara, yapmadıkları bir şeyden dolayı eziyet edenler, şüphesiz bir iftira ve apaçık bir günah yüklenmişlerdir.”

avnullah özmansur denen şahsı tanımıyorum herhangi bir kitabını okumuş da değilim o yüzden hakkında bir şey söylemek haddim değil en azından düşünceleri, fikirleri hakkında ama avnullah hocanın şu yazısı gerçekten beni hayrete düşürdü.

CENNETTEKİ ŞARAP MECAZ MIŞ (!)
A. Hulusi Diyor Ki;

Cehennemin odunu da, kömürü de bizzat insandır, buyruğu ile; Allah cennetde hiçbir kulağın işitmediği, hiçbir gözün görmediği, hiçbir dimağın düşünemediği şeyler yarattı kulları için, hadisleri hep buna delalet etmektedir.


“ ONLARA RABLERİ TEMİZ BİR ŞARAP İÇİRİR.” (76/21)

Buyuruluyor, Rableri gerçek aşkı tadtırır onlara, demektir bu... Nasıl ki, bal iman ile, süt ilim ile – ki ilmi ledündür bu – su marifetullah ile tevil edilmekte ise...

Muhterem kişi bil ki, Kur’an’ın bir tefsiri vardır, bir de gerçek anlamı... Tefsir, çalışıp çabalama sonucu, kişinin uzun seneler sonunda elde ettiği ilim ile, zahir manasının genişletilmesi demektir. Gerçek anlamı ise, ancak Allah’ın indinden ilim ihsan ettiği RASİH kişiler tarafından bilinir... ( Ahmet Hulusi Tecelliyat S: 27)

Sayın Hulusi! Şu ayeti kerimeleri iyice anlayarak bir okuyunuz. Bu ayetlerin neresinde mecaz var. Öyleyse: Nimet olarak cennetteki her şeye; üzüme, hurmaya, dalbastı kiraza, nehirlere, hurilere ve her şeye, mecaz diyeceksiniz!CENNETTE GERİYE NE KALIYOR!

İşte Ayetler :

“(Cennet ağaçlarının) gölgeleri, üzerlerine sarkar; kolayca koparılabilen meyveleri istifadelerine sunulur “ ( İnsan Suresi. Ayet: 14)
“ Yanlarında gümüşten kaplar ve billûr kupalar dolaştırılır “ ( İnsan Suresi. Ayet: 15).
“ Gümüşten öyle kadehler ki onları istedikleri ölçüde tayin ve takdir etmişlerdir.” ( İnsan Suresi. Ayet: 16)
“ Onlara orada bir kâseden içirilir ki (bu şarabın) karışımında zencefil vardır.” ( İnsan Suresi. Ayet: 17)
“ (Bu şarap) orada bir pınardandır ki adına Selsebîl denir.” ( İnsan Suresi. Ayet: 18)
“ O insanların etrafında öyle ölümsüz genç nedîmler dolaşır ki, onları gördüğünde, etrafa saçılıp dağılmış inciler sanırsın.” ( İnsan Suresi. Ayet: 19)
“ Ne yana bakarsan bak, (yığınla) nimet ve ulu bir saltanat görürsün.” ( İnsan Suresi. Ayet: 20)
“ Üzerlerinde yeşil ipekten ince ve kalın elbiseler vardır; gümüş bilezikler takınmışlardır. Rableri onlara tertemiz bir şarap ( içki) içirir. ( İnsan Suresi. Ayet: 21)
“ (Onlara şöyle denir:) Bu, sizin için bir mükâfattır. Sizin gayretiniz karşılığını bulmuştur.” ( İnsan Suresi. Ayet: 22)
“Yüce bir cennettedirler.” (Ğaşiye Suresi ayet: 10)
“Orada boş bir söz işitmezler.” (Ğaşiye Suresi ayet: 11)
“ Orada (cennette) devamlı akan bir pınar,” (Ğaşiye Suresi ayet: 12)
“ Yükseltilmiş tahtlar,” (Ğaşiye Suresi ayet: 13)
“Konulmuş kadehler,” (Ğaşiye Suresi ayet: 14)
“Sıra sıra dizilmiş yastıklar,” (Ğaşiye Suresi ayet: 15)
“Serilmiş halılar vardır.” (Ğaşiye Suresi ayet: 16)

cennetin misal yollu anlatıldığı bir değil birçok ayette bizlere sunulmuştur fakat hala cenneti, cehennemi veya o boyutları şuan ki bilincimizle,hayal gücümüzle algılamaya çalışmak ne kadar doğru bilemiyorum.insanların bilgileri çok olabilir fakat idrakları, kapasiteleri yetersiz olabilir.Allah ilmimizi,idrakımızı arttırsın, anlayışımızı genişletsin, bize doğru yolu göstersin.AMİN...

13.12.2011 - misafir

Ahmed Hulusi

O (yazan) diyor, yorumcular da kodu!

Ordan burdan duyduklarıyla hareket eden çok bilmiş dedikoducular...

Önce bir okuyun kitaplarını, ne anlatmak istediğini anlayın da sonra görüşlerinizi belirtin.

Hakkında hiç bir bilginiz olmayan konuda nasıl da rahat konuşuyorsunuz.

13.12.2011 - misafir