Sübutî Sıfatlar
Varlığı zorunlu olan ve kemal ifade eden sıfatlardır. Bu sıfatlar "Allah diridir, irade edendir, güç yetirendir..., hayat, irade ve kudret... sıfatları vardır" gibi müsbet (olumlu) ifadelerle Allah'ı tanıttığı için sübütî sıfatlar adını almışlardır. Sübütî sıfatların zıtları olan özellikler Allah hakkında düşünülemez.
Bu sıfatlar ezeli ve ebedi olup, yaratıkların sıfatları gibi sonradan meydana gelmiş değildir. İster hay (diri), alim (bilen), kadîr (güç sahibi) gibi dil kuralları açısından sıfat kelimeler olsun, ister hayat, ilim, kudret gibi masdar kalıbındaki kelimeler olsun bütün sübütî sıfatlar Allah'a verilebilir. İsimlendirmede bir benzerlik olsa da sübütî sıfatlar hiçbir şekilde yaratıkların sıfatlarına benzememektedir. Çünkü Allah'ın ilmi, kudreti, iradesi... sonsuz, mutlak, ezelî ve ebedîdir, kemal ve yetkinlik ifade eder. Kullarınki ise sonlu, kayıtlı, sınırlı, sonradan yaratılmış, eksik ve yetersiz sıfatlardır. Sübütî sıfatlar sekiz tanedir.
1. Hayat. "Diri ve canlı olmak" demektir. Yüce Allah diridir ve canlıdır. Her şeye, kuru ve ölü toprağa can veren O'dur. Ezelî ve ebedî bir hayata sahiptir. Hayat sıfatının zıddı olan "ölü olmak" (memat) Allah hakkında düşünülemez. Kur'an'da bu sıfatla ilgili olarak şöyle buyurulur: "Ölümsüz ve daima diri olan Allah'a güvenip dayan..." (el-Furkan 25/58).
2. İlim. "Bilmek" demektir. Allah her şeyi bilendir. Olmuşu, olanı, olacağı, gelmişi, geçmişi, gizliyi, açığı bilir. Allah'ın bilgisi yaratıkların bilgisine benzemez, artmaz, eksilmez. O, her şeyi ezelî ilmiyle bilir. Allah, her şeyi olacağı için bilir. Yoksa her şey Allah bildiği için olmaz. Alemde görülen bu güzel düzen, tertip ve şaşmaz ahenk, onun yaratıcısının engin ve sonsuz ilminin en büyük göstergesidir. İlim sıfatının zıddı olan cehil (bilgisizlik), Allah hakkında düşünülmesi imkansız olan bir sıfattır. İlim sıfatı ile ilgili ayetlerden ikisinde şöyle buyurulur: "O karada ve denizde ne varsa bilir. O'nun ilmi dışında bir yaprak dahi düşmez..." (el-En'am 6/59), "Göklerde ve yerde olanları Allah'ın bildiğini görmüyor musun?..." (el-Mücadele 58/7).
3. Semi’. "İşitmek" demektir. Allah işiticidir. Gizli, açık, fısıltı halinde, yavaş sesle veya yüksek sesle ne söylenirse Allah işitir, duyar. Bir şeyi duyması, o anda ikinci bir şeyi işitmesine engel değildir. İşitmemek ve sağırlık Allah hakkında düşünülemez.
4. Basar. "Görmek" demektir. Yüce Allah her şeyi görücüdür. Hiçbir şey Allah'ın görmesinden gizli kalmaz. Saklı, açık, aydınlık, karanlık ne varsa Allah görür. Görmemek (amalık) Allah hakkında düşünülemez. Allah'ın işitici ve görücü olduğuna dair pek çok ayet vardır. Bunlardan birinde şöyle buyrulur: "(Allah) gözlerin hain bakışını ve kalplerin gizlediğini bilir. Allah adaletle hükmeder. O'nu bırakıp taptıkları ise hiçbir şeye hükmedemezler. Şüphesiz ki Allah, hakkıyla işiten ve görendir" (el-Mü'min 40/19-20).
5. İrade. "Dilemek" demektir. Allah dileyicidir. Allah varlıkların konumlarını, durumlarını ve özelliklerini belirleyen varlıktır. Allah'ın dilediği olur, dilemediği olmaz. İrade sıfatının zıddı olan iradesizlik Allah hakkında düşünülemez. Kur'an'daki "De ki: Mülkün gerçek sahibi olan Allahım, sen mülkü dilediğine verirsin ve mülkü dilediğinden alırsın. Dilediğini yüceltir, dilediğini de alçaltırsın..." (Al-i İmran 5/26), "Göklerin ve yerin mülkü Allah'ındır. O, dilediğini yaratır..." (eş-Şüra 42/49) ayetleri irade sıfatının nakli delillerindendir.
Allah Teala'nın iki türlü iradesi vardır:
Tekvînî İrade. Tekvînî (yapma, yaratma) bütün yaratıkları kapsamına alan iradedir. Bu çeşit bir irade herhangi bir şeyle bağlantılı olursa, o şey derhal meydana gelir. "Biz bir şeyin olmasını istediğimiz zaman ona sözümüz sadece "ol" dememizdir. Hemen oluverir" (en-Nahl 16/40) anlamındaki ayette belirtilen irade bu çeşit bir iradedir.
Teşrîî İrade. Teşrîî (yasama, tavsiye) iradeye dinî irade de denilir. Yüce Allah'ın bir şeyi sevmesi ve ondan hoşnut olması, onu emretmesi demektir. Allah'ın bu manadaki bir irade ile bir şeyi dilemiş olması, o şeyin meydana gelmesini gerekli kılmaz. "Muhakkak ki Allah adaleti, iyiliği ve akrabaya yardım etmeyi emrediyor (irade ediyor)..." (en-Nahl 16/90) mealindeki ayetteki irade bu çeşit bir iradedir. Tekvînî irade hayra da şerre de, iyiliğe de kötülüğe de bağlantılı olduğu halde, teşrîî irade sadece hayra ve iyiliğe bağlantılıdır. Bir başka deyişle Allah, hayrı da şerri de irade edip yaratırken şerre rızası yoktur, şerri emretmez ve şerden hoşlanmaz.
6. Kudret. "Gücü yetmek" demektir. Allah sonsuz bir güç ve kudret sahibidir. Kudret sıfatının zıddı olan acizlik ve güç yetirememek (acz), Allah hakkında düşünülemez. O'nun kudretinin yetişemeyeceği hiçbir şey yoktur. Kainatta her şey Allah'ın güç ve kudretiyle olmaktadır. Yıldızlar, galaksiler, bütün uzay, canlı-cansız tüm varlıklar Allah'ın kudretinin açık delilidir. Kur'an'da Allah'ın kudreti ile ilgili olarak şöyle buyurulur: "Allah gece ile gündüzü birbirine çeviriyor. Şüphesiz bunda basiret sahipleri için mutlak bir ibret vardır. Allah her canlıyı sudan yarattı. İşte bunlardan kimi karnı üstünde sürünür, kimi iki ayağı üstünde yürür, kimi dört ayağı üstünde yürür. Allah dilediğini yaratır. Şüphesiz Allah her şeye kadirdir" (en-Nur 24/44-45).
7. Kelam. "Söylemek ve konuşmak" demektir. Allah konuşan varlıktır. Allah bu sıfatı ile peygamberlerine kitaplar indirmiş, bazı peygamberler ile de konuşmuştur. Ezelî olan kelam sıfatının mahiyeti bizce bilinemez. Ses ve harflerden meydana gelmemiştir. Kelamın zıddı olan konuşmamak ve dilsizlik, Allah hakkında düşünülemez. Allah kelam sıfatıyla emreder, yasaklar ve haber verir. Bu sıfatla ilgili olarak Kur'an'da şöyle buyurulur: "Musa tayin ettiğimiz vakitte (Tur'a) gelip de Rabbi onunla konuşunca Rabbim, bana (kendini) göster, seni göreyim dedi..." (el-A'raf 7/143), "De ki: Rabbimin sözlerini (yazmak) için bütün denizler mürekkep olsa ve bir o kadar daha ilave getirsek dahi, Rabbimin sözleri bitmeden önce deniz tükenecektir" (el-Kehf 18/109).
8. Tekvin. "Yaratmak, yok olanı yokluktan varlığa çıkarmak" demektir. Yüce Allah yegane yaratıcıdır. O, ezelî ilmiyle bilip dilediği her şeyi sonsuz güç ve kudretiyle yaratmıştır. Kainatta Allah'ın yaratmadığı hiçbir şey yoktur. Yaratmak, rızık vermek, diriltmek, öldürmek, nimet vermek, azap etmek ve şekil vermek tekvîn sıfatının sonuçlarıdır. Bir ayette "Allah her şeyin yaratıcısıdır. O, her şeye vekildir" (ez-Zümer 39/62) buyurulmuştur.
Bu sıfatlar ezeli ve ebedi olup, yaratıkların sıfatları gibi sonradan meydana gelmiş değildir. İster hay (diri), alim (bilen), kadîr (güç sahibi) gibi dil kuralları açısından sıfat kelimeler olsun, ister hayat, ilim, kudret gibi masdar kalıbındaki kelimeler olsun bütün sübütî sıfatlar Allah'a verilebilir. İsimlendirmede bir benzerlik olsa da sübütî sıfatlar hiçbir şekilde yaratıkların sıfatlarına benzememektedir. Çünkü Allah'ın ilmi, kudreti, iradesi... sonsuz, mutlak, ezelî ve ebedîdir, kemal ve yetkinlik ifade eder. Kullarınki ise sonlu, kayıtlı, sınırlı, sonradan yaratılmış, eksik ve yetersiz sıfatlardır. Sübütî sıfatlar sekiz tanedir.
1. Hayat. "Diri ve canlı olmak" demektir. Yüce Allah diridir ve canlıdır. Her şeye, kuru ve ölü toprağa can veren O'dur. Ezelî ve ebedî bir hayata sahiptir. Hayat sıfatının zıddı olan "ölü olmak" (memat) Allah hakkında düşünülemez. Kur'an'da bu sıfatla ilgili olarak şöyle buyurulur: "Ölümsüz ve daima diri olan Allah'a güvenip dayan..." (el-Furkan 25/58).
2. İlim. "Bilmek" demektir. Allah her şeyi bilendir. Olmuşu, olanı, olacağı, gelmişi, geçmişi, gizliyi, açığı bilir. Allah'ın bilgisi yaratıkların bilgisine benzemez, artmaz, eksilmez. O, her şeyi ezelî ilmiyle bilir. Allah, her şeyi olacağı için bilir. Yoksa her şey Allah bildiği için olmaz. Alemde görülen bu güzel düzen, tertip ve şaşmaz ahenk, onun yaratıcısının engin ve sonsuz ilminin en büyük göstergesidir. İlim sıfatının zıddı olan cehil (bilgisizlik), Allah hakkında düşünülmesi imkansız olan bir sıfattır. İlim sıfatı ile ilgili ayetlerden ikisinde şöyle buyurulur: "O karada ve denizde ne varsa bilir. O'nun ilmi dışında bir yaprak dahi düşmez..." (el-En'am 6/59), "Göklerde ve yerde olanları Allah'ın bildiğini görmüyor musun?..." (el-Mücadele 58/7).
3. Semi’. "İşitmek" demektir. Allah işiticidir. Gizli, açık, fısıltı halinde, yavaş sesle veya yüksek sesle ne söylenirse Allah işitir, duyar. Bir şeyi duyması, o anda ikinci bir şeyi işitmesine engel değildir. İşitmemek ve sağırlık Allah hakkında düşünülemez.
4. Basar. "Görmek" demektir. Yüce Allah her şeyi görücüdür. Hiçbir şey Allah'ın görmesinden gizli kalmaz. Saklı, açık, aydınlık, karanlık ne varsa Allah görür. Görmemek (amalık) Allah hakkında düşünülemez. Allah'ın işitici ve görücü olduğuna dair pek çok ayet vardır. Bunlardan birinde şöyle buyrulur: "(Allah) gözlerin hain bakışını ve kalplerin gizlediğini bilir. Allah adaletle hükmeder. O'nu bırakıp taptıkları ise hiçbir şeye hükmedemezler. Şüphesiz ki Allah, hakkıyla işiten ve görendir" (el-Mü'min 40/19-20).
5. İrade. "Dilemek" demektir. Allah dileyicidir. Allah varlıkların konumlarını, durumlarını ve özelliklerini belirleyen varlıktır. Allah'ın dilediği olur, dilemediği olmaz. İrade sıfatının zıddı olan iradesizlik Allah hakkında düşünülemez. Kur'an'daki "De ki: Mülkün gerçek sahibi olan Allahım, sen mülkü dilediğine verirsin ve mülkü dilediğinden alırsın. Dilediğini yüceltir, dilediğini de alçaltırsın..." (Al-i İmran 5/26), "Göklerin ve yerin mülkü Allah'ındır. O, dilediğini yaratır..." (eş-Şüra 42/49) ayetleri irade sıfatının nakli delillerindendir.
Allah Teala'nın iki türlü iradesi vardır:
Tekvînî İrade. Tekvînî (yapma, yaratma) bütün yaratıkları kapsamına alan iradedir. Bu çeşit bir irade herhangi bir şeyle bağlantılı olursa, o şey derhal meydana gelir. "Biz bir şeyin olmasını istediğimiz zaman ona sözümüz sadece "ol" dememizdir. Hemen oluverir" (en-Nahl 16/40) anlamındaki ayette belirtilen irade bu çeşit bir iradedir.
Teşrîî İrade. Teşrîî (yasama, tavsiye) iradeye dinî irade de denilir. Yüce Allah'ın bir şeyi sevmesi ve ondan hoşnut olması, onu emretmesi demektir. Allah'ın bu manadaki bir irade ile bir şeyi dilemiş olması, o şeyin meydana gelmesini gerekli kılmaz. "Muhakkak ki Allah adaleti, iyiliği ve akrabaya yardım etmeyi emrediyor (irade ediyor)..." (en-Nahl 16/90) mealindeki ayetteki irade bu çeşit bir iradedir. Tekvînî irade hayra da şerre de, iyiliğe de kötülüğe de bağlantılı olduğu halde, teşrîî irade sadece hayra ve iyiliğe bağlantılıdır. Bir başka deyişle Allah, hayrı da şerri de irade edip yaratırken şerre rızası yoktur, şerri emretmez ve şerden hoşlanmaz.
6. Kudret. "Gücü yetmek" demektir. Allah sonsuz bir güç ve kudret sahibidir. Kudret sıfatının zıddı olan acizlik ve güç yetirememek (acz), Allah hakkında düşünülemez. O'nun kudretinin yetişemeyeceği hiçbir şey yoktur. Kainatta her şey Allah'ın güç ve kudretiyle olmaktadır. Yıldızlar, galaksiler, bütün uzay, canlı-cansız tüm varlıklar Allah'ın kudretinin açık delilidir. Kur'an'da Allah'ın kudreti ile ilgili olarak şöyle buyurulur: "Allah gece ile gündüzü birbirine çeviriyor. Şüphesiz bunda basiret sahipleri için mutlak bir ibret vardır. Allah her canlıyı sudan yarattı. İşte bunlardan kimi karnı üstünde sürünür, kimi iki ayağı üstünde yürür, kimi dört ayağı üstünde yürür. Allah dilediğini yaratır. Şüphesiz Allah her şeye kadirdir" (en-Nur 24/44-45).
7. Kelam. "Söylemek ve konuşmak" demektir. Allah konuşan varlıktır. Allah bu sıfatı ile peygamberlerine kitaplar indirmiş, bazı peygamberler ile de konuşmuştur. Ezelî olan kelam sıfatının mahiyeti bizce bilinemez. Ses ve harflerden meydana gelmemiştir. Kelamın zıddı olan konuşmamak ve dilsizlik, Allah hakkında düşünülemez. Allah kelam sıfatıyla emreder, yasaklar ve haber verir. Bu sıfatla ilgili olarak Kur'an'da şöyle buyurulur: "Musa tayin ettiğimiz vakitte (Tur'a) gelip de Rabbi onunla konuşunca Rabbim, bana (kendini) göster, seni göreyim dedi..." (el-A'raf 7/143), "De ki: Rabbimin sözlerini (yazmak) için bütün denizler mürekkep olsa ve bir o kadar daha ilave getirsek dahi, Rabbimin sözleri bitmeden önce deniz tükenecektir" (el-Kehf 18/109).
8. Tekvin. "Yaratmak, yok olanı yokluktan varlığa çıkarmak" demektir. Yüce Allah yegane yaratıcıdır. O, ezelî ilmiyle bilip dilediği her şeyi sonsuz güç ve kudretiyle yaratmıştır. Kainatta Allah'ın yaratmadığı hiçbir şey yoktur. Yaratmak, rızık vermek, diriltmek, öldürmek, nimet vermek, azap etmek ve şekil vermek tekvîn sıfatının sonuçlarıdır. Bir ayette "Allah her şeyin yaratıcısıdır. O, her şeye vekildir" (ez-Zümer 39/62) buyurulmuştur.
İtikad Risalesi
- A'raf
- Ahiret Günü ve Ahirete İman
- Ahiretin Varlığının İspatı
- Allah İnancı
- Allah'ın Varlığı ve Birliği
- Allah'ın Varlığının Delilleri
- Allah'ın ve İnsanın İradesi
- Amel Defterlerinin Dağıtılması
- Ba's (Yeniden Dirilme)
- Cehennem
- Cennet
- Cin
- Ecel
- Haşir ve Mahşer
- Havuz
- Hayır ve Şer
- Hesap ve Sual
- İlahî Kitap Kavramı ve Kitaplara İman
- İlahî Kitaplar
- İnsan İradesi ve Fiildeki Rolü
- İnsanın Fiillerinin Yaratılması
- İnsanlarla Melekler Arasındaki Üstünlük Derecesi
- Kabir Hayatı (Berzah)
- Kader ve Kaza ile İlgili Ayet ve Hadisler
- Kaza ve Kadere İman
- Kaza ve Kaderin Anlamları
- Kıyamet
- Kıyamet Alametleri
- Kıyametin Kopacağı Zaman
- Kur'an'da Adı Geçen Peygamberler