Ahiretin Varlığının İspatı
Ahiret hayatının mahiyeti ve ahiretteki durumlar, duyular ötesi ve gayba ait konular olduğu için, gözlem ve deneye dayanan pozitif bilimlerle ve akılla açıklanamaz. Bu konuda tek bilgi kaynağı vahiydir. Kur'an'da ve sahih hadislerde ne haber verilmişse onunla yetinilir. Bunun ötesinde aklî bir yoruma gidilemez. Çünkü ahiretteki durumlar dünyadakine benzemez. Aralarında isim benzerliğinden başka bir benzerlik yoktur. Mesela "İsrafil sura üfürecek, insanların amelleri tartılacak, herkesin defteri ortaya çıkacak" denildiği zaman, hatıra dünyada bilinen bir alet, bir terazi, kağıttan yapılmış bir defter gelmemelidir. Bunların gerçek şeklini ve iç yüzünü ancak Allah bilir. Onların varlığına inanılmalı, mahiyetleri konusunda ise yorum yapılmamalıdır.
İslam dini ve kutsal kitabı, ahiret inancına büyük önem vermiştir. Bu sebeple Kur'an'da, hem Mekkî hem de Medenî sürelerde, 100'den fazla terim veya deyim kullanılarak, ahiret inancı pekiştirilmeye çalışılmıştır. Kur'an’a ahiret gününden bahsetmeyen hemen hemen hiçbir süre yoktur. Kur'an, ahiret fıkrini, insanın düşünce ve kalbine bazan apaçık delillerle, bazan da örnekler vermek suretiyle yerleştirmeyi amaçlamıştır. Ahiret hayatından söz eden çok sayıdaki manası apaçık ayetler ile sahih hadisler, ahiretin varlığını ispat eden, bu konuda şüpheye asla yer vermeyen naklî delillerdir.
Sağlıklı düşünebilen insan aklı, kendisinde bulunan adalet, sorumluluk, ebedîlik ve sonsuzluk duygusu ile, insanın başı boş ve amaçsız yaratılmadığı fikrinden hareketle, ahiret hayatının varlığını tabii bir şekilde kabul eder. Çeşitli Kur'an ayetleri bu hususlara açıklık getirmektedir:
1. İnsandaki adalet duygusu, ahirete inanmayı zorunlu kılar. Biz, yüce Allah'ın mutlak ve sonsuz adaletine, inanırız. Bilindiği gibi bu dünyada herkes işlediği suçun cezasını tam anlamıyla çekmemekte, birtakım haksızlıklar meydana gelmektedir. Ahirette ise durum böyle olmayacak, hiçbir şey gizli kalmayacak, hak yerini bulacak, Allah mutlak adaleti ile kötüleri cezalandıracak, iyileri de mükafatlandıracaktır. Şu ayet iyilerle kötüleri bir tutmanın ilahî adalete uymayacağını ortaya koymaktadır: "Yoksa kötülük işleyenler ölümlerinde ve sağlıklarında kendilerini, inanıp iyi ameller işleyen kimseler ile bir mi tutacağımızı sandılar? Ne kötü hüküm veriyorlar? Allah gökleri ve yeri yerli yerince yaratmıştır. Böylece herkes kazancına göre karşılık görür. Onlara haksızlık edilmez" (el-Casiye 45/21-22). İyi ile kötünün, zalim ile mazlumun hesaplarının görüleceği o gün Kur'an'da "din günü, ceza ve mükafat günü" diye nitelendirilmiş, bu terimin geçtiği Fatiha süresi beş vakit namazın her rek'atında okunarak, ahiret inancı ve adalet duygusu sürekli canlı tutulmuştur.
2. İnsandaki sorumluluk duygusu da ahirete inanmayı zorunlu kılar. Yüce Allah insanı, iyi ile kötüyü, doğru ile yanlışı, hayır ile şerri ayırt eden ve seçen bir varlık olarak yaratmış, bu seçiminden dolayı da sorumlu tutmuştur. İnsanın belli davranışlarından sorumlu olması bu sorumluluğunun karşılığını göreceği bir hayatı ve yurdu gerekli kılmaktadır. Bir ayette şöyle buyurulur: "Göğü, yeri ve ikisi arasındaki şeyleri biz boş yere yaratmadık. Bu, inkar edenlerin zannıdır. Vay o inkar edenlerin ateşteki haline! Yoksa biz, iman edip de iyi işler yapanları, yeryüzünde bozgunculuk yapanlar gibi mi tutacağız? Veya (Allah'tan) korkanları yoldan çıkanlar gibi mi sayacağız" (Sad 38/27-28).
3. İnsandaki sonsuzluk ve ebedîlik duygusu, ahirete inanmayı gerekli kılar. İnsanlık tarihi ile ilgili olarak, değişik alanlarda yapılan incelemeler, insanda bir ebedîlik ve sonsuzluk duygusunun varlığını göstermiştir. Vatanından ayrı kalmış fakat yurduna dönmek isteyen bir garip yolcu olduğu duygusu, insanda onu ebedî hayat inancına hazır tutan, yaratılıştan bir özelliktir. Bununla birlikte, dünya hayatına aşırı tutkunlukları yüzünden, ahiret inancına karşı çıkan ve bütün varlık gayelerini geçici dünya yaşantısına hapseden insanlar da olagelmiştir. Kur'an "Hayat ancak bu dünyada yaşadığımızdır, ölürüz ve yaşarız. Bizi tüketip bitiren ancak ve ancak zamandır" diyenlerin, gerçek bir bilgiye dayanmadıklarını ifade ederek, inkarcıları ve ahireti yalanlayanları mahkum etmiş (el-Mü'minün 23/33-37), bu konudaki ölümsüz gerçeği şöyle hatırlatmıştır: "De ki: Allah sizi diriltir, sonra öldürür. Sonra sizi şüphe götürmeyen kıyamet gününde bir araya toplar. Fakat insanların çoğu bilmezler. Göklerin ve yerin mülkü Allah'ındır. Kıyametin kopacağı gün var ya, işte o gün batıla sapanlar hüsrana uğrayacaklardır" (el-Casiye 45/26-27).
4. İnsanın başı boş ve amaçsız yaratılmayışı da ahirete inanmayı gerektirir. Kur'an'da da ifade edildiği gibi insan boş yere ve amaçsız yaratılmamıştır. O, yaratılış gayesini gerçekleştirmek, yeryüzünde halife olmak, ancak kulluk etmek için yaratılmıştır. Öyleyse o bu görevleri yerine getirmekle yükümlüdür. Getirirse ahirette karşılığını da görecektir. Bir ayette şöyle buyurulur: "Sizi sadece boş yere yarattığımızı ve sizin hakikaten huzurumuza geri getirilmeyeceğinizi mi sandınız? Mutlak hakim ve hak olan Allah çok yücedir. O'ndan başka İlah yoktur. O, yüce Arş'ın sahibidir" (el-Mü'minün 23/115-116).
İslam dini ve kutsal kitabı, ahiret inancına büyük önem vermiştir. Bu sebeple Kur'an'da, hem Mekkî hem de Medenî sürelerde, 100'den fazla terim veya deyim kullanılarak, ahiret inancı pekiştirilmeye çalışılmıştır. Kur'an’a ahiret gününden bahsetmeyen hemen hemen hiçbir süre yoktur. Kur'an, ahiret fıkrini, insanın düşünce ve kalbine bazan apaçık delillerle, bazan da örnekler vermek suretiyle yerleştirmeyi amaçlamıştır. Ahiret hayatından söz eden çok sayıdaki manası apaçık ayetler ile sahih hadisler, ahiretin varlığını ispat eden, bu konuda şüpheye asla yer vermeyen naklî delillerdir.
Sağlıklı düşünebilen insan aklı, kendisinde bulunan adalet, sorumluluk, ebedîlik ve sonsuzluk duygusu ile, insanın başı boş ve amaçsız yaratılmadığı fikrinden hareketle, ahiret hayatının varlığını tabii bir şekilde kabul eder. Çeşitli Kur'an ayetleri bu hususlara açıklık getirmektedir:
1. İnsandaki adalet duygusu, ahirete inanmayı zorunlu kılar. Biz, yüce Allah'ın mutlak ve sonsuz adaletine, inanırız. Bilindiği gibi bu dünyada herkes işlediği suçun cezasını tam anlamıyla çekmemekte, birtakım haksızlıklar meydana gelmektedir. Ahirette ise durum böyle olmayacak, hiçbir şey gizli kalmayacak, hak yerini bulacak, Allah mutlak adaleti ile kötüleri cezalandıracak, iyileri de mükafatlandıracaktır. Şu ayet iyilerle kötüleri bir tutmanın ilahî adalete uymayacağını ortaya koymaktadır: "Yoksa kötülük işleyenler ölümlerinde ve sağlıklarında kendilerini, inanıp iyi ameller işleyen kimseler ile bir mi tutacağımızı sandılar? Ne kötü hüküm veriyorlar? Allah gökleri ve yeri yerli yerince yaratmıştır. Böylece herkes kazancına göre karşılık görür. Onlara haksızlık edilmez" (el-Casiye 45/21-22). İyi ile kötünün, zalim ile mazlumun hesaplarının görüleceği o gün Kur'an'da "din günü, ceza ve mükafat günü" diye nitelendirilmiş, bu terimin geçtiği Fatiha süresi beş vakit namazın her rek'atında okunarak, ahiret inancı ve adalet duygusu sürekli canlı tutulmuştur.
2. İnsandaki sorumluluk duygusu da ahirete inanmayı zorunlu kılar. Yüce Allah insanı, iyi ile kötüyü, doğru ile yanlışı, hayır ile şerri ayırt eden ve seçen bir varlık olarak yaratmış, bu seçiminden dolayı da sorumlu tutmuştur. İnsanın belli davranışlarından sorumlu olması bu sorumluluğunun karşılığını göreceği bir hayatı ve yurdu gerekli kılmaktadır. Bir ayette şöyle buyurulur: "Göğü, yeri ve ikisi arasındaki şeyleri biz boş yere yaratmadık. Bu, inkar edenlerin zannıdır. Vay o inkar edenlerin ateşteki haline! Yoksa biz, iman edip de iyi işler yapanları, yeryüzünde bozgunculuk yapanlar gibi mi tutacağız? Veya (Allah'tan) korkanları yoldan çıkanlar gibi mi sayacağız" (Sad 38/27-28).
3. İnsandaki sonsuzluk ve ebedîlik duygusu, ahirete inanmayı gerekli kılar. İnsanlık tarihi ile ilgili olarak, değişik alanlarda yapılan incelemeler, insanda bir ebedîlik ve sonsuzluk duygusunun varlığını göstermiştir. Vatanından ayrı kalmış fakat yurduna dönmek isteyen bir garip yolcu olduğu duygusu, insanda onu ebedî hayat inancına hazır tutan, yaratılıştan bir özelliktir. Bununla birlikte, dünya hayatına aşırı tutkunlukları yüzünden, ahiret inancına karşı çıkan ve bütün varlık gayelerini geçici dünya yaşantısına hapseden insanlar da olagelmiştir. Kur'an "Hayat ancak bu dünyada yaşadığımızdır, ölürüz ve yaşarız. Bizi tüketip bitiren ancak ve ancak zamandır" diyenlerin, gerçek bir bilgiye dayanmadıklarını ifade ederek, inkarcıları ve ahireti yalanlayanları mahkum etmiş (el-Mü'minün 23/33-37), bu konudaki ölümsüz gerçeği şöyle hatırlatmıştır: "De ki: Allah sizi diriltir, sonra öldürür. Sonra sizi şüphe götürmeyen kıyamet gününde bir araya toplar. Fakat insanların çoğu bilmezler. Göklerin ve yerin mülkü Allah'ındır. Kıyametin kopacağı gün var ya, işte o gün batıla sapanlar hüsrana uğrayacaklardır" (el-Casiye 45/26-27).
4. İnsanın başı boş ve amaçsız yaratılmayışı da ahirete inanmayı gerektirir. Kur'an'da da ifade edildiği gibi insan boş yere ve amaçsız yaratılmamıştır. O, yaratılış gayesini gerçekleştirmek, yeryüzünde halife olmak, ancak kulluk etmek için yaratılmıştır. Öyleyse o bu görevleri yerine getirmekle yükümlüdür. Getirirse ahirette karşılığını da görecektir. Bir ayette şöyle buyurulur: "Sizi sadece boş yere yarattığımızı ve sizin hakikaten huzurumuza geri getirilmeyeceğinizi mi sandınız? Mutlak hakim ve hak olan Allah çok yücedir. O'ndan başka İlah yoktur. O, yüce Arş'ın sahibidir" (el-Mü'minün 23/115-116).
Ahiretin Varlığının İspatı yorumları
eren
25.10.2008çok güzel açıklanmış
misafir
04.01.2009çok güel ama az bana 20 taneeeeeee lazımm
misafir
30.01.2009çok teşekkürler! çok yardımcı oldu ellerinize sağlık...
bencede
10.03.2009bencede
özlem
03.10.2009bencede çokgüzel açıklamş
melike
19.11.2009bence çok güzel olmuş ellerinize saglık
misafir
01.12.2009lazım ama bana kısa lazımmmmmmmmmm
seda
14.12.2009biraz kısa olsa iyi olurdu.
misafir
27.12.2009süper
ASA
01.11.2011Çok saol güzel bir şey benim için yararlı oldu Teşekküeler
A.S.Amisafir
05.12.2011bana çok yararı oldu ödevim güzel oldu çok teşekkürler saygılarımla...
misafir
26.12.2011bana cok yardımcı oldu.Dın performans odevımın son gunuydu tamda istediğim gibi olştrmşlr herkese tsk. :p
İtikad Risalesi
- A'raf
- Ahiret Günü ve Ahirete İman
- Ahiretin Varlığının İspatı
- Allah İnancı
- Allah'ın Varlığı ve Birliği
- Allah'ın Varlığının Delilleri
- Allah'ın ve İnsanın İradesi
- Amel Defterlerinin Dağıtılması
- Ba's (Yeniden Dirilme)
- Cehennem
- Cennet
- Cin
- Ecel
- Haşir ve Mahşer
- Havuz
- Hayır ve Şer
- Hesap ve Sual
- İlahî Kitap Kavramı ve Kitaplara İman
- İlahî Kitaplar
- İnsan İradesi ve Fiildeki Rolü
- İnsanın Fiillerinin Yaratılması
- İnsanlarla Melekler Arasındaki Üstünlük Derecesi
- Kabir Hayatı (Berzah)
- Kader ve Kaza ile İlgili Ayet ve Hadisler
- Kaza ve Kadere İman
- Kaza ve Kaderin Anlamları
- Kıyamet
- Kıyamet Alametleri
- Kıyametin Kopacağı Zaman
- Kur'an'da Adı Geçen Peygamberler