Peygamber Kavramı ve Peygamberlere İman
Peygamber, Farsça'da "haber taşıyan ve elçi" anlamlarına gelir. Dinî terim olarak, "Allah'ın kulları arasından seçtiği ve vahiyle şereflendirerek emir ve yasaklarını insanlara ulaştırmak üzere görevlendirdiği elçi’ye peygamber denir. Arapça'da, peygamber kelimesinin karşılığı olarak, gönderilmiş ve elçi demek olan resul ve mürsel kelimesi kullanılır. Terim olarak resul ve mürsel, yeni bir kitap ve yeni bir şeriatla insanlara gönderilen peygambere denilir. Çoğulları "rüsul" ve "mürselün"dür. Nebi de Allah'ın emir ye yasaklarını insanlara haber veren, fakat yeni bir kitap ve yeni bir şeriatla gönderilmeyip, önceki bir peygamberin kitap ve şeriatını ümmetine bildirmeye görevli olan peygamberdir. Çoğulu "enbiya"dır. Risalet ve nübüvvet kelimeleri masdar olup, peygamberlik anlamına gelmektedir.
Peygamberlere iman, imanın altı esasından biridir. Peygamberlere iman demek, insanlara doğru yolu göstermek için, Allah tarafından seçkin kimselerin gönderildiğine, bu kimselerin Allah'tan getirdiği bütün bilgilerin gerçek ve doğru olduğuna inanmak demektir. Yüce Allah her müslümana, aralarında herhangi bir ayırım yapmadan bütün peygamberlere inanmayı farz kılmıştır:
"Peygamber de kendisine Rabbi tarafından indirilene iman etti, müminler de. Her biri Allah'a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine iman ettiler. Allah'ın peygamberlerinden hiçbiri arasında ayırım yapmayız..." (el-Bakara 2/285). Bu sebeple peygamberlerin bir kısmına inanıp, diğerlerini tasdik etmemek küfür sayılmıştır: ''Allah’ı ve peygamberlerini inkar edenler ve Allah ile peygamberlerin birbirinden ayırmak isteyip bir kısmına iman ederiz, ama bir kısmına inanmayız diyenler ve bunlar arasında bir yol tutmak isteyenler yok mu? işte gerçekten kafirler bunlardır..." (en-Nisa 4/150-151).
Kur'an'da da belirtildiği gibi yüce Allah, asırlar boyunca peygamberler göndermiş, insanları onlar aracılığıyla gerçeği benimseyip yaşamaya çağırmıştır. Kendilerine peygamber gelmemiş hiçbir topluluk ve ümmet bulunmadığı Kur'an'da şöyle dile getirilmektedir: "(Geçmiş) her ümmet içinde mutlaka bir uyarıcı peygamber buluna gelmiştir" (el-Fatır 35/24), "Allah 'a andolsun ki biz senden önceki ümmetlere de peygamberler göndermişizdir..." (en-Nahl 16/63).
Peygamberlik, Allah vergisidir. Çalışma, ibadet ve taatla elde edilemez. Allah, peygamberlik yükünü taşıyabilecekleri ve layık olanları bilir ve dilediğini peygamber olarak seçer: "Bu, Allah'ın lutfudur. Onu dilediğine verir..." (el-Cum'a 62/4). Bu seçimde mal, mülk, şan, şöhret ve makam etkili değildir.
Her konuda olduğu gibi peygamberlik konusunda da orta yolu gözeten İslam, onları ilah mertebesine çıkartmamış, Allah'ın elçisi ve kulu saymıştır. Biz peygamberlerin vahiyle şereflendirilmiş ve diğer insanlarda bulunmayan niteliklere sahip, seçkin kişiler olduklarını kabul ederiz. Fakat onların hiçbirisinde Tanrılık özelliği olmadığına, Allah'ın müsaadesi dışında fayda sağlama ve zararı giderme güçlerinin bulunmadığına, Allah'ın bildirdikleri dışında gaybı bilmediklerine inanırız (bk. el-Maide 5/72-73, 75; el-A'raf 7/188; et-Tevbe9/30).
Peygamberler sadece dini tebliğle yetinmemişler, dinî esasları açıklamışlar, sonra ümmetlerine öğretmişler, onları eğitip kötülüklerden arındırmışlardır. Bu işleri yaparken davalarından taviz vermemişler, bu uğurda pek çok eza ve sıkıntıya göğüs germişlerdir.
Kur'an-ı Kerîm'de de bildirildiği gibi, peygamberlik Hz. Muhammed ile son bulmuştur: "Muhammed sizin erkeklerinizden hiçbirinin babası değildir. Fakat o, Allah'ın resulü ve peygamberlerin sonuncusudur..." (el-Ahzab 33/40). Artık ondan sonra peygamber gelmeyecektir. Onun getirdiği mesaj da kıyamete kadar sürecektir. Hz. Muhammed'den sonra yeni bir peygamber geleceği, onun da yeni bir kitap getireceği konusunda ortaya atılan iddialar, Kur'an'ın bu apaçık hükmünü, Hz. Muhammed'in "hatemü'n-nebiyyîn" (peygamberlerin sonuncusu) olduğu inancını inkârdan başka bir şey değildir.
Peygamberlere iman, imanın altı esasından biridir. Peygamberlere iman demek, insanlara doğru yolu göstermek için, Allah tarafından seçkin kimselerin gönderildiğine, bu kimselerin Allah'tan getirdiği bütün bilgilerin gerçek ve doğru olduğuna inanmak demektir. Yüce Allah her müslümana, aralarında herhangi bir ayırım yapmadan bütün peygamberlere inanmayı farz kılmıştır:
"Peygamber de kendisine Rabbi tarafından indirilene iman etti, müminler de. Her biri Allah'a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine iman ettiler. Allah'ın peygamberlerinden hiçbiri arasında ayırım yapmayız..." (el-Bakara 2/285). Bu sebeple peygamberlerin bir kısmına inanıp, diğerlerini tasdik etmemek küfür sayılmıştır: ''Allah’ı ve peygamberlerini inkar edenler ve Allah ile peygamberlerin birbirinden ayırmak isteyip bir kısmına iman ederiz, ama bir kısmına inanmayız diyenler ve bunlar arasında bir yol tutmak isteyenler yok mu? işte gerçekten kafirler bunlardır..." (en-Nisa 4/150-151).
Kur'an'da da belirtildiği gibi yüce Allah, asırlar boyunca peygamberler göndermiş, insanları onlar aracılığıyla gerçeği benimseyip yaşamaya çağırmıştır. Kendilerine peygamber gelmemiş hiçbir topluluk ve ümmet bulunmadığı Kur'an'da şöyle dile getirilmektedir: "(Geçmiş) her ümmet içinde mutlaka bir uyarıcı peygamber buluna gelmiştir" (el-Fatır 35/24), "Allah 'a andolsun ki biz senden önceki ümmetlere de peygamberler göndermişizdir..." (en-Nahl 16/63).
Peygamberlik, Allah vergisidir. Çalışma, ibadet ve taatla elde edilemez. Allah, peygamberlik yükünü taşıyabilecekleri ve layık olanları bilir ve dilediğini peygamber olarak seçer: "Bu, Allah'ın lutfudur. Onu dilediğine verir..." (el-Cum'a 62/4). Bu seçimde mal, mülk, şan, şöhret ve makam etkili değildir.
Her konuda olduğu gibi peygamberlik konusunda da orta yolu gözeten İslam, onları ilah mertebesine çıkartmamış, Allah'ın elçisi ve kulu saymıştır. Biz peygamberlerin vahiyle şereflendirilmiş ve diğer insanlarda bulunmayan niteliklere sahip, seçkin kişiler olduklarını kabul ederiz. Fakat onların hiçbirisinde Tanrılık özelliği olmadığına, Allah'ın müsaadesi dışında fayda sağlama ve zararı giderme güçlerinin bulunmadığına, Allah'ın bildirdikleri dışında gaybı bilmediklerine inanırız (bk. el-Maide 5/72-73, 75; el-A'raf 7/188; et-Tevbe9/30).
Peygamberler sadece dini tebliğle yetinmemişler, dinî esasları açıklamışlar, sonra ümmetlerine öğretmişler, onları eğitip kötülüklerden arındırmışlardır. Bu işleri yaparken davalarından taviz vermemişler, bu uğurda pek çok eza ve sıkıntıya göğüs germişlerdir.
Kur'an-ı Kerîm'de de bildirildiği gibi, peygamberlik Hz. Muhammed ile son bulmuştur: "Muhammed sizin erkeklerinizden hiçbirinin babası değildir. Fakat o, Allah'ın resulü ve peygamberlerin sonuncusudur..." (el-Ahzab 33/40). Artık ondan sonra peygamber gelmeyecektir. Onun getirdiği mesaj da kıyamete kadar sürecektir. Hz. Muhammed'den sonra yeni bir peygamber geleceği, onun da yeni bir kitap getireceği konusunda ortaya atılan iddialar, Kur'an'ın bu apaçık hükmünü, Hz. Muhammed'in "hatemü'n-nebiyyîn" (peygamberlerin sonuncusu) olduğu inancını inkârdan başka bir şey değildir.
Peygamber Kavramı ve Peygamberlere İman yorumları
hilal
14.05.2007çok güzel olmuşşşşşşşşşş..........
hello
04.12.2008çok ama çok güzel olmuş bu ödev bana lağzım
misafir
29.12.2008çok sağolun ödevime çok yaradı teşekkür ederim
misafir
19.03.2009sağolun
£mr£
01.05.2009vala ödev vardı Allah razı olsun
emine
24.09.2009bence harika çok güzel olmuş
misafir
28.09.2009çoook sağolunnnnnnn
ilayda
30.09.2009yha benim kitapda dio peygamber kavramı nedemktir fakat bulmıorum lütfen yardımcı olurmusunuz
misafir
01.10.2009cok quzel olmuş
arif
10.11.2009siten güzel olmuş. benimkide çok güzel oldu.
esmaaa
13.12.2009çok soolun beeeee valla
misafir
21.12.2009saollllll çok saol allah razı olsuuuunnnnnnnnnnn
Taylan
27.12.2009çok saolun
misafir
20.09.2011çok teşekkür ederim çok güzel olmuş ...
misafir
22.11.2011hakikat çok gzl sdsece 2 paragrfını aldım thank you.....
İtikad Risalesi
- A'raf
- Ahiret Günü ve Ahirete İman
- Ahiretin Varlığının İspatı
- Allah İnancı
- Allah'ın Varlığı ve Birliği
- Allah'ın Varlığının Delilleri
- Allah'ın ve İnsanın İradesi
- Amel Defterlerinin Dağıtılması
- Ba's (Yeniden Dirilme)
- Cehennem
- Cennet
- Cin
- Ecel
- Haşir ve Mahşer
- Havuz
- Hayır ve Şer
- Hesap ve Sual
- İlahî Kitap Kavramı ve Kitaplara İman
- İlahî Kitaplar
- İnsan İradesi ve Fiildeki Rolü
- İnsanın Fiillerinin Yaratılması
- İnsanlarla Melekler Arasındaki Üstünlük Derecesi
- Kabir Hayatı (Berzah)
- Kader ve Kaza ile İlgili Ayet ve Hadisler
- Kaza ve Kadere İman
- Kaza ve Kaderin Anlamları
- Kıyamet
- Kıyamet Alametleri
- Kıyametin Kopacağı Zaman
- Kur'an'da Adı Geçen Peygamberler