İNSANLARIN PEYGAMBERLERE OLAN İHTİYACI
İnsanlar kendi akıllarıyla Yüce Allah’ın varlığını ve birliğini anlayıp kavrayabilirler. Fakat ona nasıl kulluk ve ibadet edileceğini, âhiretle ilgili işleri, oradaki ödül ve cezanın nasıl olacağını dosdoğru bilmezler. İşte insanların bu ihtilaçlarını karşılamak için Yüce Allah peygamberler göndermiştir. Onlara her şeyi bildirmiş ve onları insanlara doğru yolu göstermeleri için görevlendirmiştir.
Allah kendisinin varlığını, bir tek oluşunu, ortağının bulunmadığını Ona bu dünyada gözlerin ulaşamayacağını unutan, Allah’ı taşlardan, heykellerden, putlardan ibaret sanan o insanları uyarmak için peygamberler göndermiştir. Peygamberler de bu gerçekleri o insanlara açıkça haber vermişlerdir. Fakat insanların alıştıkları bu şeylerden ve düşüncelerden uzaklaşmaları, peygamberlere inanarak onların Allah’tan getirdiği haberlere uymaları kolay olmamıştır. Bununla beraber çoğunluk peygamberlere inanmış ve onların gösterdiği doğru yolda yürümüştür. Doğru yolu göstermek için gönderilmiş olan peygamberler, ahlâkı güzelleştirmek ve olgunlaştırmak için de güzel bir örnek olmuşlardır.
Peygamberlerin, biri Allah’a karşi, digeri de insanlara karşi olmak üzere iki durumlari vardir. Peygamberlerin Allah’la durumları Onun elçisi olmak ve vereceği emaneti yerine tam olarak ulaştırmaktır Peygamberler bu açıdan Allah’a karşi sorumludurlar.
Peygamberlerin insanlara karşi olan durumlari da, Allah’ın emirlerini ve yasaklarını bildiren bir elçi oluşlarıdır. Onlar yalnız bildirmekle, açıklamakla ve örnek olmakla görevli birer elçidirler. Bu görevlerini tamamıyla yaptıkları zaman, insanlara karşı sorumluluklarını yerine getirmiş olurlar. Onlar Allah tarafından kendilerine bildirilen inanç esaslarını, ibadet şekillerini, güzel ve çirkin, faydalı ve zararlı, doğru ve yanlış, iyi ve kötü şeyleri ayrı ayrı anlatıp açıklamışlar ve Allah’tan aldıkları hiçbir şeyi gizli tutmamışlardır.
İnsanlar dünyada çalışmakla her şeye ulaşabilirler ve en yüksek mertebelere çıkabilirler, fakat peygamber olamazlar. Çünkü peygamberlik insanın kendi çalışma ve gayretine dayanan bir hüner değildir. Onu Yüce Allah dilediğine verir. Çalışıp çabalamakla peygamber olunmaz. Bu husus Kuran’da " Allah peygamberliği kime vereceğini daha iyi bilir." ( En’am : 124 ) âyeti ile açıklanmıştır.
Allah kendisinin varlığını, bir tek oluşunu, ortağının bulunmadığını Ona bu dünyada gözlerin ulaşamayacağını unutan, Allah’ı taşlardan, heykellerden, putlardan ibaret sanan o insanları uyarmak için peygamberler göndermiştir. Peygamberler de bu gerçekleri o insanlara açıkça haber vermişlerdir. Fakat insanların alıştıkları bu şeylerden ve düşüncelerden uzaklaşmaları, peygamberlere inanarak onların Allah’tan getirdiği haberlere uymaları kolay olmamıştır. Bununla beraber çoğunluk peygamberlere inanmış ve onların gösterdiği doğru yolda yürümüştür. Doğru yolu göstermek için gönderilmiş olan peygamberler, ahlâkı güzelleştirmek ve olgunlaştırmak için de güzel bir örnek olmuşlardır.
Peygamberlerin, biri Allah’a karşi, digeri de insanlara karşi olmak üzere iki durumlari vardir. Peygamberlerin Allah’la durumları Onun elçisi olmak ve vereceği emaneti yerine tam olarak ulaştırmaktır Peygamberler bu açıdan Allah’a karşi sorumludurlar.
Peygamberlerin insanlara karşi olan durumlari da, Allah’ın emirlerini ve yasaklarını bildiren bir elçi oluşlarıdır. Onlar yalnız bildirmekle, açıklamakla ve örnek olmakla görevli birer elçidirler. Bu görevlerini tamamıyla yaptıkları zaman, insanlara karşı sorumluluklarını yerine getirmiş olurlar. Onlar Allah tarafından kendilerine bildirilen inanç esaslarını, ibadet şekillerini, güzel ve çirkin, faydalı ve zararlı, doğru ve yanlış, iyi ve kötü şeyleri ayrı ayrı anlatıp açıklamışlar ve Allah’tan aldıkları hiçbir şeyi gizli tutmamışlardır.
İnsanlar dünyada çalışmakla her şeye ulaşabilirler ve en yüksek mertebelere çıkabilirler, fakat peygamber olamazlar. Çünkü peygamberlik insanın kendi çalışma ve gayretine dayanan bir hüner değildir. Onu Yüce Allah dilediğine verir. Çalışıp çabalamakla peygamber olunmaz. Bu husus Kuran’da " Allah peygamberliği kime vereceğini daha iyi bilir." ( En’am : 124 ) âyeti ile açıklanmıştır.