Hz. Muhammed (s.a.v.)

Resulullahın üstünlükleri

İnşirah suresinin (Biz senin zikrini yükseltmedik mi) mealindeki 4. ayet-i kerimesi için İbni Ata hazretleri, (Senin zikrini kendi zikrim kıldım, seni zikreden beni zikretmiş olur. İmanın sahih olması için benim zikrimin seninkiyle beraber olmasını sağladım) manasına geldiğini bildiriyor. Katade hazretleri de bu ayet-i kerimeyi açıklarken buyuruyor ki: (Hak teâlâ, Fahr-i âlemin zikrini dünya ve ahırette yükseltmiştir. Namaz kılan herkes, "Eşhedü" diyerek Allaha ve Resulullaha şehadet getirmektedir.)

Mİ'RAÇ HADİSESİNİN MEKKEDEKI AKİSLERİ

Peygamberimiz Hz. Muhammet (s.a.v.) Mekke'ye döndüğünde, müşahedelerini anlatmaya başlayınca, Kureyşliler fitne krizlerine tutulup deli divane oldular. Kimi, Ebu Bekir (r.a)'a koşuyor; kimi, ellerini çırpıyor; imanı zayıf olanlardan irtidat edenler oluyor, bu olağanüstü mucizeyi bir türlü akıllarına sığdıramıyorlardı. Hz. Ebubekir gibi iman sahipleri ise, "Evet Mi'raç haktır. Eğer Muhammet (s.a.v.) bunları demişse, doğru söylüyor ve ben bundan daha büyüklerini de kabul ederim" diyorlardı. Hz. Ebubekir, Peygamberimizin yanına gelmiş, Miracı bizzat kendilerinden dinlemiş; Allah'ın Resulü anlattıkça, "Doğru söylüyorsun ya Resulüllah" diyerek tasdik etmiştir.

Mİ'RAÇ NE ŞEKİLDE VUKU BULMUŞTUR?

Miraç hakkında Cenab-ı Hak Kur'an-ı Kerimde şöyle buyurmaktadır:

"Bir gece, kendisine ayetlerimizden bir kısmını gösterelim diye (Muhammet) kulunu Mescid-i Haramdan, çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksa’ya götüren Allah noksan sıfatlardan münezzehtir; erçekten işitendir, görendir." (Isra suresi:1)

Miraç hadisesi Ebu Hureyre, Ebu Zer, Ebu Said-i Hudri, Enes b. Sa'saa tarafından bizzat Rasülüllah (s.a.en rivayet edilmiştir. Bu rivayetler, Buhari, Müslim ve Nesaai gibi Kütüb-ü Sitte'nin meşhur kitaplarında mevcuttur. Biz, bu değişik rivayetleri birleştirerek nakledeceğiz.

Peygamberimiz (s.a.v.), şöyle buyurmuşlardır:

HZ. MUHAMMED (S.A.V.)’IN SON PEYGAMBER OLUŞU

Yüce Allah Hz. Adem ile başlayan peygamberler zincirini Hz. Muhammet (s.a.v) ile sona erdirmiştir. Artik başka din, başka peygamber gelmeyecek; kiyamete kadar bütün dünyada Islâmiyet geçerli olacaktir.

Allah (c.c) Peygamber (s.a.v)i bütün insanliga peygamber gönderdigini şu ayetlerinde belirtiyor:

"De ki: Ey insanlar, ben sizin hepinize, göklerin ve yerin sahibi Allah’ın elçisiyim." (A’ raf:158.)

"Biz seni ancak bütün insanlara müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik." (Sebe: 28.)

Yüce Allah’ımız Islâmiyetin son din olduğunu da şu âyetinde haber veriyor:

"... Bugün size dininizi ikmal ettim, üzerinize nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslâm’ı beğendim." (Maide: 3.)

KUR’AN-I KERİM

Kur’anı Kerim son peygamber Hz. Muhammet (s.a.v.)e Allah tarafından Cebrail (a.s) aracılığı ile nazil olmuş mukaddes kitapların sonuncusudur. Kur’an adı bizzat âyetlerde geçer. " Onlar hâlâ Kur’anı gereği gibi düşünmeyecekler mi?" ( Nisâ: 82 ).

Kur’an-ı Kerîm, Müslümanların mukaddes kitabıdır. Tevrat, Zebur ve İncil’de olduğu gibi Kur’an’da herhangi bir tahrif olmamıştır. Kıyamete kadar da olmayacaktır. Çünkü Allah ( c.c.) Kur’anın muhafaza olunacağını bizzat vaat etmiştir. "Kur’anı biz inzal ettik, şüphesiz koruyucuları da biziz." (Hicr:9)

a. Nazil Oluşu (Levh-i mahfuzdan yer yüzüne indirilişi)

Peygamberlik Dereceleri

İslam inancına göre bütün peygamberler, peygamber olmak açısından eşittirler. Allah, her müslümana aralarında herhangi bir ayırım yapmadan bütün peygamberlere inanmayı farz kılmıştır. Hal böyle olmakla birlikte, onların peygamberliklerini tasdik ettikten sonra aralarında derece farklılığının bulunabileceği de kabul edilir. Bu konuda Kur'an'da şöyle buyrulur: “İşte bu peygamberlerden bir kısmını diğerlerinden üstün kıldık. Allah onlardan bir kısmı ile konuşmuş, bazılarını da derecelerle yükseltmiştir..." (el-Bakara 2/253). Ayetteki "Allah'ın derecelerle yükselttiği kişi"den kasıt, peygamberimiz Hz. Muhammed'dir. Onun diğer peygamberler arasında üstün ve eşsiz bir yeri vardır. Çünkü;

İlahî Kitaplar

İlahî kitaplar Allah kelamı olmak bakımından aralarında farklılık bulunmamasına rağmen, hacimleri ve hitap ettikleri kitlenin büyüklüğüne göre, suhuf ve kitap olmak üzere ikiye ayrılırlar.

a) Suhuf