helal

Sevgili kul olmanın on şartı

Evliyanın büyüklerinden Ali Râmitenî hazretleri, Allahü teâlâ katında sevgili bir kul olabilmenin on şartı olduğunu bildirip bunları şöyle sıralamaktadır:

Birincisi; Zâhirin ve Bâtının temiz olması: Zâhirin temiz olması; giyecek, yiyecek, içeceklerin ve kullanılacak bütün eşyâların temiz ve helal olmasıdır. Bâtının temiz olması ise; kalbin iyi huylarla dolu olmasıdır. Hased etmemek, başkaları hakkında kötülük düşünmemek, Allahü teâlânın düşmanlarından nefret etmek, dostlarına da muhabbet etmek gibi cenâb-ı Hakkın beğendiği iyi huylardır. Kalb, Allahü teâlânın nazargâhıdır. Gönül, kalb temiz olmazsa ibâdetlerin lezzeti alınamaz, mârifete, Allahü teâlâya âit bilgilere kavuşulamaz.

İkincisi; dilin temizliğidir. Dilin zararlı,münâsebetsiz ve uygun olmayan sözleri söylemeyip susması, Kur'ân-ı kerîm okuması, emr-i ma'rûf ve nehy-i münkerde bulunması, Allahü teâlânın emirlerini yapmayı ve yasaklarından kaçınmayı bildirmesi, ilim öğretmesi gibi. Zîrâ sevgili Peygamberimiz; "İnsanlar, dilleri yüzünden Cehenneme atılırlar." buyurdu.

Tavşan, Yahudi ve Hurufiler

Tavşan yemek helaldir. Çünkü, Peygamber efendimize tavşan eti kebabı hediye getirdiler. Eshabına, (Bunu yiyin) buyurdu (Mecma'ul-enhür)

Tevrat'ta tavşan yenilmez, dediği için, yenilmez demek yanlıştır. Tevrat'a uymamız emredilmedi. Kur'an-ı kerim, Tevrat'ın çok emirlerini nesh etmiş, yürürlükten kaldırmıştır. Hem de bugün, doğru Tevrat hiçbir yerde yoktur. Yahudi İbni Sebe yolunda olan Hurufiler, onun gibi, tahrif edilmiş Tevrat'ı ölçü kabul ediyorlar. Kur'an-ı kerimde buyuruluyor ki:

(Sizde bulunan Tevrat'ı, Allahın birliğinde ve azap ve sevap ve iman bilgilerinde doğrulayan Kur'ana inanın!) [Bekara 41]

(O Kur'an haktır. O zamanda bulunan Tevrat'ı tasdik eder.) [Bekara 91]

İyiliği tavsiye ederken

Bazı kimseler, Bekara suresinin, (İnsanlara iyiliği emredip de kendinizi unutur musunuz?) mealindeki 44 ayeti ile (İsra gecesinde, ateşten makaslarla dudakları kesilen bir kavme uğradım. Kim olduklarını sordum. "Biz iyiliği emrettiğimiz hâlde kendimiz yapmayan, kötülüğü yasakladığımız hâlde kendimiz sakınmayan kimseleriz" dediler.) mealindeki hadisi şerifi ileri sürerek, (Kendisi iyi olmayan bir kimse, başkalarının iyi olmalarını tavsiye edemez) diyerek hakkı tavsiyeyi ancak günahsız insanın yapabileceğini zannediyorlar. Doğru olmayan kimsenin başkasını doğrultmaya çalışmasının, salih olmayan kimsenin başkasını ıslah etmesinin doğru olmadığını sanıyorlar.