biat etmek

AKLI KARIŞIKLAR İÇİN TASAVVUF MÜDÂFÂSI -II-

Kimi sufiler, tasavvufu; içinde bulunulan zamanı en iyi değerlendirme ilmi olarak anlatmışlardır. Dün geçmiştir, düne ait işlerde yapılabilecek ve düzeltilebilecek bir şey yoktur. Yarın ise muhaldir, yani belirsizdir. İşte bu sebeple, içinde bulunulan vakti en iyi şekilde değerlendirmek, boşa vakit harcamamak gerektiği üzerinde durmuşlardır. Tasavvufi terbiye, kalpten kalbe aksetme ile gerçekleştirildiğinden, hayatta olan kamil ve ehil bir mürşide beyat etme mecburiyeti vardır.

Bey’at’ kelimesi lügatte ‘kabullenmek, onaylamak’ gibi manalar içeren Arapça bir kelimedir. Günümüz mutasavvıfları tarafından ‘inabe, biat etme, el alma, tevbe etme’ gibi muhtelif ve değişik şekillerde ifade edilen bey’at, tasavvufta derviş ile şeyh arasında yapılan bir nevi mukaveledir, sözleşmedir.

Bu iki taraflı ahitleşmede; şeyh müridin terbiye ve ıslahını taahhüt edip üzerine alırken, derviş veya sofi de ona ittiba ve emir/tavsiyelerine uymakla mükellef olur. Beyat ile derviş, İslam'ı yaşama, Sünnete uyma ve nefsin afetlerinden kurtulmada mürşidi kendisine rehber ve delil edinmiş olur. Emirleri hoşuna gitsin veya gitmesin, beyat eden derviş şeyhine ittiba etmek ve sadık kalmak ile mükelleftir.