Ahmed Taşgetiren
Modernist Çizgi: Nerden Nereye?
Nihai planda, İslâm dünyası içindeki modernist çizgi, "Kur'an ve Sünet'in yeniden değerlendirilmesi ve yorumu"nu öngörüyor. Bu çerçevenin içine, vahyin anlamı, vahiy ve Peygamber ilişkisi, Kur'an'ın zamana ve mekâna göre bağlayıcılığı, Hazreti Peygamber'in din içindeki konumu, söz ve davranışlarının Müslüman için değeri gibi başlıklar giriyor.
Bu da, İslâm'ın bu ana kaynaklarına "modern zamanlar"dan bakmaktan neş'et ediyor.
Soru net olarak şöyle konuyor: Kur'an ve Sünnet, 19'uncu yüzyılda da, 7'inci yüzyılda taşıdığı değeri taşıyor mu, taşımalı mı?
Cevap olarak da, dinin bir kurum olarak eskidiğinden, dolayısıyla yeni insanın herhangi bir konuda dini müracaat alanı görmesinin gereksiz olduğundan tutun da, Kur'an'a ve Hazreti Peygamber'e çok genel çerçeveler getiren değerler olarak bakıp İslâm'ın içini tamamen yeni yorumlarla doldurmaya, ya da dini sadece bir ahlâki referans, bir manevi doyum alanı olarak görmeye kadar uzanan görüşler serdedilmiştir.
"Dini modern zamanların dışına atan" görüşler, bir başka çerçeve, yani din dışı bir çerçeve oluşturuyorlar.
Peygambere İman
İslâm âmentüsünün temel umdelerinden birisi de Peygamberlere imandır. İslâm'ın Âmentü çerçevesi, bizzat Allah Teâlâ tarafından Kur'ân'la belirlenmiştir. Nisa Sûresi'nde 6 iman esasından beşi şöyle zikredilir:
"Ey iman edenler! Allah'a, peygamberine ve indirdiği kitaba ve daha önce indirdiği kitaba iman edin. Kim Allah'ı, meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini ve ahiret gününü inkar ederse, şüphesiz ki o, derin bir sapıklığa düşmüştür." 1
İslâm akaidine göre temel iman umdelerine, ve bu çerçevede peygamberlere gönülden inanmayan kimse mü'min kabul edilmez.
Yine Kur'ân, her iman umdesinin çerçevesini de belirlemiştir, inanç ama nasıl? Peygamber'e imanın çerçevesi nedir? Âyetlerden şöyle bir "peygambere iman" çerçevesi çıkarabiliyoruz:
* Her kavme kendi içinden, kendi diliyle konuşan, Allah'ın âyetlerini getiren, hidâyet rehberi, müjdeleyen ve inkarcıların karşılaşacağı tehlikeleri haber veren, ilâhî rahmet taşıyan bir insandır peygamber.
* Lalettayin değil, Allah elçiliği gibi bir göreve hazırlanmış bir insandır.
* İşte bu insanın çağrısına uymakla yükümlüdür insanoğlu. Onun çağrısı Allah'ın çağrısıdır çünkü. Ve o çağrı, insana hayat verecek bir çağrıdır.