af ve mağfiret
Hüsnü zan ve sui zan
Hüsnü zan, iyi, güzel fikir besleme, sui zan ise kötü fikir besleme demektir. Müslüman yaşlı ise, daha çok Allahü teâlâya hüsnü zan etmelidir. Yani (Ben çok günahkâr isem de, Allahü teâlâ beni affeder) diye ümit etmelidir! Hadis-i kudside buyuruldu ki: (Kulum beni nasıl zannederse, ona o şekilde muamele ederim.) [İ. Ahmed] (Yani Allah beni affeder diye ümit ediyorsa onu affeder. Allahtan ümidini kesmişse, ben mutlaka Cehennemliğim diyorsa Cehenneme gider.)
GÜNAHLARA PİŞMANLIK
Yaptığı günahlara pişman olmak, tevbe etmek herkese farzdır. Hadis-i Şerifte (Pişmanlık tevbedir) diye buyurulmuştur. Tevbe, bütün kötülükleri terk edip, güzele, iyiye ve doğruya yönelmek demektir. Kötü yollarda şaşkın şaşkın dolaşan kimsenin hak yola girmesi tevbedir. Tevbe, yapılan günaha kalben pişmanlık duymak, dil ile istiğfar etmek ve bir daha aynı günaha dönmekten korkmaktır.
Yapılan günah Allahü teâlâ ile kendi arasında ise, Cenâb-ı Haktan utanıp afv dilemelidir. Farzlardan birisini terk ettiyse tevbe ile birlikte o farzı da yapmak lâzımdır. Günahda kul hakkı da varsa, tevbe için kul hakkını hemen ödemek, onunla helâllaşmak, ona iyilik ve dua etmek de lâzımdır. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
ALLAHIN RAHMETİ
İnsan, âmeline güvenerek afvolacağını ümit etmemelidir. Ancak, Allahü teâlâ'nın rahmetini, ihsanını düşünerek afvedilebileceğini ümit etmelidir. Çünkü Cenâb-ı Hak, şirkten başka günahları dilerse afvedeceğini, rahmetinden ümit kesilmemesini, bağışlama ve merhametinin çok olduğunu bildirmektedir. Allahü teâlâ, yüz rahmetten ancak bir tanesini, insanlara, cinlere ve hayvanlara indirdiğini, bu bir rahmet ile canlıların birbirlerine şefkat gösterdiklerini, rahmetinin doksandokuzu ile de kıyamet günü kullarına rahmet edeceğini, Peygamberimiz bildirmektedir.